YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu’nu Açıkladı

Merkez bankası, Mayıs ayından bu yana küresel iktisadi faaliyette ivme kaybı yaşanmış, petrol başta olmak...

Merkez bankası, Mayıs ayından bu yana küresel iktisadi faaliyette ivme kaybı yaşanmış, petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki hızlı düşüşün de katkısıyla enflasyon oranları düşük seviyelerini koruduğunu açıkladı.Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kasım ayına ilişkin Finansal İstikrar Raporunu açıkladı. Buna göre; son Finansal İstikrar Raporu’nun yayınlandığı 2014 yılı Mayıs ayından bu yana küresel iktisadi faaliyette ivme kaybı yaşanmış, petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki hızlı düşüşün de katkısıyla enflasyon oranları düşük seviyelerini korudu. Ancak, ABD ve diğer ülkeler arasındaki büyüme eğiliminin artan oranda farklılaştığı gözlendi. Çin dâhil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde büyüme ivme kaybederken, Euro bölgesi ve Japonya’da ekonomik büyüme oldukça kırılgan ve zayıf bir görünüme sahip oldu. Diğer taraftan ABD ekonomisi güçlü bir toparlanma eğilimi sergiledi. Değinilen farklılaşma ülkelerin uyguladıkları para politikalarına da yansıdı. Varlık alım programını Ekim ayında sonlandıran ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 2015 yılında faiz artırımlarına başlaması beklendi. Buna karşın, aynı dönemde çeşitli araçlar kullanarak para politikalarını gevşeten Avrupa Merkez Bankası (ECB), Japonya Merkez Bankası (BoJ) ve Çin Merkez Bankası’nın büyümeyi desteklemeye dönük yeni adımlar atması muhtemel oldu. Küresel ekonomik aktivitenin güç kaybetmeye devam etmesi halinde, Fed’in de para politikasındaki normalleşmeyi geciktirebileceği değerlendirildi.Genişletici para politikaları nedeniyle oluşan düşük faiz ortamı küresel ölçekte bazı finansal risklere yol açmakta, risklerin özellikle banka dışı finansal kesimde yoğunlaştığı dikkat çekti. Önümüzdeki dönemde, küresel büyüme dinamiklerindeki kırılganlığın sürmesi durumunda düşük faiz ortamından kaynaklanabilecek risklerle mücadelede para politikasından ziyade makro ihtiyati politikaların ön plana çıkması beklendi. Küresel para politikalarının normalleşme sürecine dair süregelen belirsizlikler küresel risk iştahının ve sermaye akımlarının verilere duyarlılığını artırdı. Önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının ülkelere özgü unsurlara olan duyarlılığının devam etmesi beklendi. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkelerin büyüme görünümleri, enflasyon oranları ve dış dengeleri ön plana çıkacak. Öte yandan, son dönemde iktisadi faaliyetin zayıf seyri küresel para politikalarındaki normalleşme sürecinin ötelenme olasılığını güçlendirdi. Gelişmiş ülke para politikalarındaki normalleşmenin gecikmesi halinde aşırı borçlanma riski söz konusu olabilecek. Bu durumda, finansal sistemin şoklara karşı dayanıklılığını artırma ve basiretli borçlanmayı teşvik amaçlı tedbirler önem arz edecek.Küresel para politikalarının normalleşme sürecine dair süregelen belirsizlikler küresel risk iştahının ve sermaye akımlarının verilere duyarlılığını artırdı. Önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının ülkelere özgü unsurlara olan duyarlılığının devam etmesi beklendi. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkelerin büyüme görünümleri, enflasyon oranları ve dış dengeleri ön plana çıkacak. Öte yandan, son dönemde iktisadi faaliyetin zayıf seyri küresel para politikalarındaki normalleşme sürecinin ötelenme olasılığını güçlendirdi. Gelişmiş ülke para politikalarındaki normalleşmenin gecikmesi halinde aşırı borçlanma riski söz konusu olabilecek. Bu durumda, finansal sistemin şoklara karşı dayanıklılığını artırma ve basiretli borçlanmayı teşvik amaçlı tedbirler önem arz edecek.Öncü göstergeler, 2014 yılı ikinci çeyreğinde yavaşlayan Türkiye ekonomisinin yılın ikinci yarısında daha iyi bir performans sergilemekte olduğuna işaret etti. Yılın üçüncü çeyreğinde özel tüketim ve yatırım talebinde ılımlı bir toparlanmanın başladığı ve iç talebin büyümeye daha fazla katkı verdiği görüldü. Öte yandan, küresel ekonomideki yavaşlamanın da etkisiyle ihracatın yıllık büyümeye katkısı göreli olarak azaldı. Büyüme kompozisyonundaki bu değişime rağmen, tüketici kredilerinin ılımlı seyri ve dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler cari dengedeki iyileşmeyi destekleyebilecek. Bu doğrultuda, cari işlemler açığındaki iyileşmenin yavaşlamakla birlikte devam edeceği tahmin edildi. Bununla birlikte, küresel para politikalarına ilişkin belirsizlikler, jeopolitik gelişmeler ve dış talepteki kırılgan seyir toparlanma süreci üzerinde riskler oluşturdu.Hanehalkı finansal varlık/yükümlülük dengesindeki kademeli iyileşme devam etti. Hanehalkı varlıkları tasarruf oranındaki yükseliş ve özellikle yatırım fonlarındaki artış ile büyümesini sürdürdü. Yükümlülük tarafında ise konut kredilerinin bireysel krediler içindeki ağırlığı kademeli olarak artmaya devam ederken, ihtiyaç kredileri hanehalkının temel finansman aracı olarak öne çıktı. Makro ihtiyati tedbirlerin de katkısıyla bireysel kredi kartı ve taşıt kredilerinin yıllık büyümesi kontrol altına alındı. Bu durum hanehalkı borçluluğunun aşırı hızda artışını sınırladı.Reel sektörün finansal yükümlülüklerinin GSYİH’ye oranı, yurt içi kaynaklı olarak artmaya devam etti. Yurt içi yükümlülüklerdeki artış, TP kredilerden kaynaklanmakta, YP kredi kullanımları ise görece zayıf seyrini sürdürdü. Firmalarının yurt içi bankalardan kullandıkları kredilerin koşullarının ve faiz oranlarının gelişimi, bankaların ticari kredi kullandırımlarında istekli bir duruş sergilediğine işaret etti. Reel sektörün yurt dışı yükümlülükleri ise GSYİH’ye oranla istikrarlı bir seyir izlerken, yurt dışından sağlanan finansal kaynaklar içerisinde kısa vadeli finansal yükümlülüklerinin payı son rapor döneminden bu yana bir miktar azaldı.Bankacılık sistemi sağlıklı ve güçlü yapısını korudu. Yapılan faiz şoku senaryo analizleri, sistemin faiz riskine olan duyarlılığının sınırlı olduğunu ortaya koydu. Ek olarak, küresel finansal piyasalardaki dalgalanmalara rağmen bankaların yurt dışı borçlarını yenilemekte herhangi bir sorun yaşamadığı ve yurt dışı kaynaklı olası yabancı para likidite şoklarına karşı yeterli tamponlara sahip olduğu görüldü. Diğer taraftan, bankacılık sisteminin son yıllarda artan oranda mevduat dışı fonlama kaynaklarına yöneldiği gözlendi. Bu durumun finansal istikrara etkileri dikkate alınarak TCMB tarafından zorunlu karşılıkların Türk lirası olarak tutulan kısmına faiz ödenmesi uygulaması çekirdek yükümlülükleri destekleyecek şekilde yürürlüğe konuldu. Önümüzdeki dönemde, finansal istikrarı desteklemek amacıyla, çekirdek dışı yükümlülüklerde vadenin uzamasını teşvik edici yönde zorunlu karşılık oranlarının yeniden düzenlenmesi ve rezerv opsiyonu katsayılarında istikrarı destekleyici yönde teknik ayarlamalar yapılması söz konusu olabilecek. Böylelikle döviz rezervlerinin kısa vadeli dış borçları karşılama oranında 2015 yılında kayda değer bir artış sağlanabilecek.Yapılan değerlendirmeler çerçevesinde, ülkemizde finansal istikrara ilişkin gelişmeler sonucunda; son altı aylık süreçte, küresel ekonomideki olumlu yönde gelişme sınırlı olurken, küresel piyasalarda oynaklığın bir miktar arttığı görüldü. Aynı dönemde yurt içi faktörler genel olarak finansal istikrara olumlu katkı verecek şekilde gelişti. Yurt içi ekonomideki olumlu görünüm güven endekslerindeki sınırlı iyileşmeden ve kredi trendlerinin iyileşmesinden kaynaklandı. Yurt içi piyasaların finansal istikrara güçlü katkısı, daha çok risk primindeki düşüş sonucunda kurlardaki ve varlık fiyatlarındaki oynaklığın azalmasına ve faizlerde gerek düzeyin gerekse oynaklığın gerilemesine bağlı ortaya çıktı.

Mynet Youtube


Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler