Sezaryen Ve Kürtaj Tartışması

Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Galip Kırıcı, kaçınılmaz sezaryen doğumları varsa bu doğumların normal doğuma zorlanmaması gerektiğini belirterek, "Çocuk kaçınılmaz sezaryende iken uzun süreli oksijensizliğe maruz kaldığından yürüyemeyen, konuşmayan, görmeyen, işitmeyen çocuklar olarak karşımıza çıkabilirler" dedi.

İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Galip Kırıcı, son günlerde Türkiye'nin gündeminde olan sezaryen ve kürtaj tartışmalarını hekim gözüyle değerlendirdi. Çocukların sağlıklı doğması, dünyaya sağlıklı gelmesinin kendileri açısından çok önemli olduğuna vurgu yapan Kırıcı, özellikle aile açısından, toplum açısından da sağlıklı çocukların önemli olduğunu söyledi. Doğumların sezaryen ve normal doğum olarak ikiye ayrıldığını belirten Kırıcı, bir çocuğun sezaryenle doğması gerekiyorsa sezaryenle doğmasının uygun olacağının altını çizerek, "Eğer bir anne iki defa sezaryenle doğum yaptıysa, üçüncü çocukta bunu normal doğuma geçiremezsiniz, bu mümkün değildir. Çünkü o doğumda kesilen ana rahmin duyuları normal doğuma zorlandığı zaman patlayabilir ve annenin hayatı tehlikeye girmiş olur. Bu gibi durumlarda sezaryenle doğum kaçınılmazdır" dedi.

Bir de üçüz doğumlarda sezaryen yöntemine başvurulması gerektiğini söyleyen Kırıcı, bu tür doğumların sezaryenle yaptırılması gerektiğini, normal doğuma zorlanması durumunda çocuğun sağlıklı olmama ihtimalinin olacağını belirtti.

"TÜRKİYE'DE SON YILLARA GÖRE SEZARYEN ORANLARI DÜŞTÜ"

Dünyadaki sezaryen doğumlarına bakıldığında oranın yüzde 15 ile yüzde 20 arasında değiştiğini söyleyen Kırıcı, "Bu sezaryen doğumların kaçınılmazlığı çocuğun sağlıklı doğurtulmasıdır. Sezaryenle alınması gereken çocukların normal doğuma zorlanması durumunda çocuk uzun süre anne karnında oksijensiz kalacağından ilerde yürüyemeyen, konuşmayan, görmeyen, işitmeyen çocuklar olarak karşımıza çıkabilir. Hekim olarak biz bunları görmek istemiyoruz. İşte biz o zaman acaba bu çocuk sezaryenle alınsaydı daha sağlıklı doğar mıydı diye düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de sezaryen oranlarının geçtiğimiz yıllara göre düştüğüne dikkat çeken Kırıcı, "Eğer anne normal doğumu yapabilecek ise çocuk hekimi olarak istediğim bir doğum şeklidir. Çünkü normal doğumda çocuk anne karnında ve anneden çıkarken ciğerindeki suyu atar, göz ile burun arasındaki kanal çalışır ve çocuk ile anne çok çabuk toparlar ve hastaneden daha hızlı taburcu olur" dedi.

"KÜRTAJ, SEZARYEN GİBİ KONULARDA HALK EĞİTİLMELİDİR"

Kürtaj hakkındaki düşüncelerini de dile getiren Kırıcı, bir annenin hamileliğin ilk 10 haftasında yasalar gereği kürtaj yaptırabileceğini kaydetti. Kürtajın bazı durumlarda kullanılmasının fayda getireceğini belirten Kırıcı, "Diyarbakır'daki çalışma dönemimde bir ailenin 5 çocuğu da hasta olarak dünyaya geldi. Bu çocukların hastalığı gereği her çocuğa ayda bir kan verilmesi gerekiyordu. Bu aile her ay hastaneye geldiğinde en az 5 gün hastanede kalıyordu. Peki, bu aile bu şekilde hastanelerde ömrünü geçireceğine bu çocuklar anne karnındayken, 10 haftalık süreç içinde hastalıkları tespit edilip kürtajla alınsa bu tıbben de, insani açıdan da, vicdanen de doğaldır diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

Halkın hem sezaryen hem de kürtaj konusunda bilgilendirilmesinin şart olduğunun altını çizen Kırıcı, "1960'larda, 1970'lerde anneler istemediği çocukları düşürmeye çalışıyorlardı ve bu durum annenin ölümüyle sonuçlanıyordu. Bunun için halk eğitilebilirse, eğer anneler eğitilebilirse hem sezaryen hem de kürtaj sorununun ortadan kalkacağını düşünüyorum" dedi.

4 yıl 9 ay hapis cezası bulunan şahsı jandarma yakaladı

Muğla’ya fırtına uyarısı

Define ararken mağarada ölen baba ile oğlu toprağa verildi